8. Sınıf Türkçe 2. Dönem 1. Yazılı Soruları ( 8 )
Tebrikler sınavı tamamladınız. Size verilen %%TIME_ALLOWED%% saniye içerisinde, %%TIME_USED%% saniye kullanarak sınavı tamamladınız. Toplam %%TOTAL%% soru üzerinden %%SCORE%% DOĞRU cevap ve %%WRONG_ANSWERS%% YANLIŞ cevabınız bulunmaktadır. Hakkınızdaki düşüncemiz %%RATING%%
Yanıtlarınız aşağıdaki gibidir.
Soru 1 |
- Kar çok yağdı. Köy yolları kapandı.
- Cümleleri fiilimsiler ile birleştirebiliriz.
- Kar çok yağdığı için köy yolları kapandı.
Kürsüye gelir gelmez heyecandan her şeyi unuttu. | |
Beni dinlemeden sürekli kendisi konuşuyordu. | |
Karşı kaldırama geçip eve doğru yavaşça yürüdü. | |
Okula gidecekti fakat o gücü kendinde bulamadı. |
Soru 2 |
Itri, İstanbul’da doğdu. Itri’nin adı ‘Mustafa’dır. Itri” şiirlerinde kullandığı mahlastır. Aile adı “Buhûrîzade” dir, yani “Buhurcuoğlu”. Babasının, dedesinin yahut atalarından birinin buhur (günlük, güzel koku) taciri olduğu anlaşılır.
Yukarıdaki paragrafın yazılış amacı aşağıdakilerden hangisi olabilir?
Yönlendirmek | |
Tanıtmak | |
Uyarmak | |
İkna etmek |
Soru 3 |
“Gerçek değişim, kimi eski şeyleri farklı görmeye başlamaktır”.
Aşağıdaki cümlelerin hangisi bu cümlenin anlamına en yakındır?
Kişi , eski düşüncelerinde değişikliğe giderse kendini yalanlamış olur. | |
Hayat bazen insanları istemedikleri şeyleri yapmaya mecbur edebilir. | |
Değişim yaşansa da insan bakış açısını değiştirmez. | |
Değişen insanlar yeni kimlikleriyle eski düşüncelerini sorgulayabilmelidir. |
Soru 4 |
Aşağıdaki cümlelerdeki eylemsiler tür bakımından gruplandırılırsa hangisi dışarıda kalır?
Yağmurun yağması herkesi umutlandırdı. | |
Annelerin öpülesi elleri nasır tutmamalı. | |
Sevdiğim meyveleri tek tek toplarım. | |
Vakit alan işlerimi öteledim |
Soru 5 |
“Sıfat-fiillerin niteledikleri isimler düştüğünde adlaşmış sıfat fiil olur.”
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde sıfat-fiil adlaşmıştır?
İzlediğim filmleri bir deftere not ediyorum. | |
Ödevini yapanlar artı aldı. | |
Çay içmeyi seven kişiler genelde kahveyi sevmez | |
Gittiğimiz yolda trafik vardı. |
Soru 6 |
Bir köylü kadın, bir danayı doğar doğmaz kucağına alıp sevmiş, sonra da bunu adet edinmiş, her gün danayı kucağına alıp taşırmış; sonunda buna o kadar alışmış ki dana büyüyüp koskoca öküz olduğu zaman, onu yine kucağında taşıyabilmiş. Bu hikâyeyi kim uydurduysa, alışkanlığın ne büyük bir güç olduğunu çok iyi anlatmış olacak. Gerçekten alışkanlık pek yaman bir hocadır ve hiç şakası yoktur. Yavaş yavaş, sinsi sinsi içimize ilk adımını atar; başlangıçta kuzu gibi sevimli, alçak gönüllüdür ama zamanla, oraya yerleşip kökleşti mi öyle azılı, öyle amansız bir yüz takınır ki kendisine, gözlerimizi bile kaldırmaya izin vermez… Bence en büyük kötülüklerimiz, küçük yaşımızda belirmeye başlar ve asıl eğitimimiz bizi emzirip büyütenlerin elindedir. Çocuk bir tavuğun boynunu sıkar, kediyi, köpeği oyuncak edip yara bere içinde bırakır; anası da ona bakıp eğlenir. Kimi baba da, oğlunun savunmasız bir köylüyü, bir uşağı öldüresiye dövdüğünü, bir arkadaşını kurnazca ve alçakça aldattığını gördüğü zaman, bunu yiğitlik belirtisi sayarak sevinir. Oysa bunlar zalimliğin, zorbalığın, dönekliğin asıl tohumları, kökleridir; çocukta filizlenirler, sonra alışkanlığın kucağında, alabildiğine büyüyüp gelişirler. 6, 7, 8, 9 ve 10 .soruları metne göre cevaplayınız. Metinde yazar alışkanlığı neye benzetmiştir?
Savunmasız bir köylüye | |
Pek yaman bir hocaya benzetmiştir. | |
Sinsi bir hocaya | |
Dönekliğin asıl tohumlarına |
Soru 7 |
Bir köylü kadın, bir danayı doğar doğmaz kucağına alıp sevmiş, sonra da bunu adet edinmiş, her gün danayı kucağına alıp taşırmış; sonunda buna o kadar alışmış ki dana büyüyüp koskoca öküz olduğu zaman, onu yine kucağında taşıyabilmiş. Bu hikâyeyi kim uydurduysa, alışkanlığın ne büyük bir güç olduğunu çok iyi anlatmış olacak. Gerçekten alışkanlık pek yaman bir hocadır ve hiç şakası yoktur. Yavaş yavaş, sinsi sinsi içimize ilk adımını atar; başlangıçta kuzu gibi sevimli, alçak gönüllüdür ama zamanla, oraya yerleşip kökleşti mi öyle azılı, öyle amansız bir yüz takınır ki kendisine, gözlerimizi bile kaldırmaya izin vermez… Bence en büyük kötülüklerimiz, küçük yaşımızda belirmeye başlar ve asıl eğitimimiz bizi emzirip büyütenlerin elindedir. Çocuk bir tavuğun boynunu sıkar, kediyi, köpeği oyuncak edip yara bere içinde bırakır; anası da ona bakıp eğlenir. Kimi baba da, oğlunun savunmasız bir köylüyü, bir uşağı öldüresiye dövdüğünü, bir arkadaşını kurnazca ve alçakça aldattığını gördüğü zaman, bunu yiğitlik belirtisi sayarak sevinir. Oysa bunlar zalimliğin, zorbalığın, dönekliğin asıl tohumları, kökleridir; çocukta filizlenirler, sonra alışkanlığın kucağında, alabildiğine büyüyüp gelişirler. Metne göre en büyük kötülükler ne zaman başlar?
Küçük yaşlarda belirmeye başlar. | |
Bir köylü kadın, bir danayı doğar doğmaz kucağına alıp sevdiğinde | |
Çocuk bir tavuğun boynunu sıktığında | |
Zalim olduğumuzda |
Soru 8 |
Bir köylü kadın, bir danayı doğar doğmaz kucağına alıp sevmiş, sonra da bunu adet edinmiş, her gün danayı kucağına alıp taşırmış; sonunda buna o kadar alışmış ki dana büyüyüp koskoca öküz olduğu zaman, onu yine kucağında taşıyabilmiş. Bu hikâyeyi kim uydurduysa, alışkanlığın ne büyük bir güç olduğunu çok iyi anlatmış olacak. Gerçekten alışkanlık pek yaman bir hocadır ve hiç şakası yoktur. Yavaş yavaş, sinsi sinsi içimize ilk adımını atar; başlangıçta kuzu gibi sevimli, alçak gönüllüdür ama zamanla, oraya yerleşip kökleşti mi öyle azılı, öyle amansız bir yüz takınır ki kendisine, gözlerimizi bile kaldırmaya izin vermez… Bence en büyük kötülüklerimiz, küçük yaşımızda belirmeye başlar ve asıl eğitimimiz bizi emzirip büyütenlerin elindedir. Çocuk bir tavuğun boynunu sıkar, kediyi, köpeği oyuncak edip yara bere içinde bırakır; anası da ona bakıp eğlenir. Kimi baba da, oğlunun savunmasız bir köylüyü, bir uşağı öldüresiye dövdüğünü, bir arkadaşını kurnazca ve alçakça aldattığını gördüğü zaman, bunu yiğitlik belirtisi sayarak sevinir. Oysa bunlar zalimliğin, zorbalığın, dönekliğin asıl tohumları, kökleridir; çocukta filizlenirler, sonra alışkanlığın kucağında, alabildiğine büyüyüp gelişirler. Metindeki altı çizili söz hangi söz sanatına aittir?
Tezat | |
Kişileştirme | |
Konuşturma | |
Benzetme |
Soru 9 |
Bir köylü kadın, bir danayı doğar doğmaz kucağına alıp sevmiş, sonra da bunu adet edinmiş, her gün danayı kucağına alıp taşırmış; sonunda buna o kadar alışmış ki dana büyüyüp koskoca öküz olduğu zaman, onu yine kucağında taşıyabilmiş. Bu hikâyeyi kim uydurduysa, alışkanlığın ne büyük bir güç olduğunu çok iyi anlatmış olacak. Gerçekten alışkanlık pek yaman bir hocadır ve hiç şakası yoktur. Yavaş yavaş, sinsi sinsi içimize ilk adımını atar; başlangıçta kuzu gibi sevimli, alçak gönüllüdür ama zamanla, oraya yerleşip kökleşti mi öyle azılı, öyle amansız bir yüz takınır ki kendisine, gözlerimizi bile kaldırmaya izin vermez… Bence en büyük kötülüklerimiz, küçük yaşımızda belirmeye başlar ve asıl eğitimimiz bizi emzirip büyütenlerin elindedir. Çocuk bir tavuğun boynunu sıkar, kediyi, köpeği oyuncak edip yara bere içinde bırakır; anası da ona bakıp eğlenir. Kimi baba da, oğlunun savunmasız bir köylüyü, bir uşağı öldüresiye dövdüğünü, bir arkadaşını kurnazca ve alçakça aldattığını gördüğü zaman, bunu yiğitlik belirtisi sayarak sevinir. Oysa bunlar zalimliğin, zorbalığın, dönekliğin asıl tohumları, kökleridir; çocukta filizlenirler, sonra alışkanlığın kucağında, alabildiğine büyüyüp gelişirler. Metne uygun bir başlık aşağıdakilerden hangisidir ?
Kötülükler | |
Zalimlik | |
Alışkanlık | |
Büyümek ve gelişmek |
Soru 10 |
Bir köylü kadın, bir danayı doğar doğmaz kucağına alıp sevmiş, sonra da bunu adet edinmiş, her gün danayı kucağına alıp taşırmış; sonunda buna o kadar alışmış ki dana büyüyüp koskoca öküz olduğu zaman, onu yine kucağında taşıyabilmiş. Bu hikâyeyi kim uydurduysa, alışkanlığın ne büyük bir güç olduğunu çok iyi anlatmış olacak. Gerçekten alışkanlık pek yaman bir hocadır ve hiç şakası yoktur. Yavaş yavaş, sinsi sinsi içimize ilk adımını atar; başlangıçta kuzu gibi sevimli, alçak gönüllüdür ama zamanla, oraya yerleşip kökleşti mi öyle azılı, öyle amansız bir yüz takınır ki kendisine, gözlerimizi bile kaldırmaya izin vermez… Bence en büyük kötülüklerimiz, küçük yaşımızda belirmeye başlar ve asıl eğitimimiz bizi emzirip büyütenlerin elindedir. Çocuk bir tavuğun boynunu sıkar, kediyi, köpeği oyuncak edip yara bere içinde bırakır; anası da ona bakıp eğlenir. Kimi baba da, oğlunun savunmasız bir köylüyü, bir uşağı öldüresiye dövdüğünü, bir arkadaşını kurnazca ve alçakça aldattığını gördüğü zaman, bunu yiğitlik belirtisi sayarak sevinir. Oysa bunlar zalimliğin, zorbalığın, dönekliğin asıl tohumları, kökleridir; çocukta filizlenirler, sonra alışkanlığın kucağında, alabildiğine büyüyüp gelişirler. Yazarın zalimlik ve zorbalık diye tanımladığı şeylerden biri aşağıdakilerden hangisidir ?
Köylü kadının, bir danayı doğar doğmaz kucağına alıp sevmesi | |
Çocuğun bir tavuğun boynunu sıkması | |
Köylü kadının her gün danayı kucağına alıp taşıması | |
Annenin çocuğunu sevmesi |
Soru 11 |
Dünya üzerinde yaklaşık 10 bin kuş türü olduğu biliniyor. Bu türlerin 1.373 tanesinin nesli tehlike altında. Türkiye’de düzenli üreyen ve kışlayan kuş türü sayısı 357; nesli tehlikede olan kuş türü sayısı ise 35. Dünyada ve ülkemizde nesli tehlike altında olan kuş türleriyle ilgili birçok koruma çalışması yürütülüyor.
Bu parçada aşağıdaki düşünceyi geliştirme yollarından hangisi kullanılmıştır?
Tanımlama | |
Örnekleme | |
Benzetme | |
Sayısal verilerden yararlanma |
Soru 12 |
Aşağıdaki cümlelerden hangisi, yalnızca özne ve yüklemden oluşmuştur?
Kazma ve küreği alarak tarlanın yanındaki eve gitti. | |
Birkaç saat dinlendikten sonra işe devam etti. | |
Kocaman odayı tek başına boyaması zordu. | |
Uzaya araç göndermek için bir proje geliştirdiler. |
Soru 13 |
“Ekmek” sözcüğü aşağıdaki cümlelerin hangisinde “Rüzgâr eken, fırtına biçer.” sözündeki anlamıyla kullanılmıştır?
Ektiği kötülüğün meyvesini toplar bir gün. | |
Çorbaya biraz da biber ekelim. | |
Beni ektikleri için çok içerledim. | |
Bu tarlanın birkaç dönümünü ekebiliriz. |
Soru 14 |
Dil, …… bir varlıktır çünkü kendi kuralları olan bir düzendir. …….. her dilin belli sınırları ve işlevsellik alanı vardır. Dil, kendi kurallarının dışındaki etkileri çoğunlukla yok eder, kabullenmez. Örneğin dilin yapısına uygun olmayan birçok yeni kelime önerisi toplum tarafından ……. , bu kelimeler zamanla unutulmuştur.
Bu metinde boş bırakılan yerlere sırasıyla aşağıdakilerin hangisi getirilmelidir?
sosyal- böylece- kabul görmemiş | |
canlı-bundan dolayı-kabul görmemiş | |
gelişen-açıkçası-dışlanmış | |
kutsal-örnek olarak-ilgi görmemiş |
Soru 15 |
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde mecaz anlamda kullanılan bir sözcük yoktur?
Böyle sulu şakalardan oldum bittim hoşlanmam. | |
Çocuğun küçük yaşına rağmen sorumluluğu ağırdı. | |
Kadın her zaman çocuklarının üstüne titrerdi. | |
Sait Faik’in hikâyelerinin çoğunu okudum. |
Sınavı tamamlamak için butona tıklayınız, yanlışlarınız gösterilecektir.
15 tamamladınız.
Liste |
Bir Cevap Yaz